Neslihan Yavuz Apak
Yeşilyurt AVM Müdürü
Bize AVM’nizi tanıtır mısınız?
Yeşilyurt Alışveriş ve Yaşam Merkezi; demir, çelik, lojistik ve enerji sektörlerinde faaliyet gösteren ve her yıl Türkiye’nin en büyük 500 şirketi arasında ilk 100’de yer alan Yeşilyurt Grup’un yatırımıyla, 12 Nisan 2007’de hizmete açıldı. Samsun’un ve Karadeniz’in ilk ve uzun yıllar tek alışveriş merkeziydi. Şehir ve bölge insanını alışveriş merkezi kültürü ile tanıştıran ilk AVM olması, denize sıfır konumu, marka karması ve butik bir çarşı oluşuyla birlikte sağladığı konforu sayesinde sektörde benzerine her açıdan az rastlanır tarzda bir alışveriş merkezidir Yeşilyurt.
Türkiye’de alışveriş merkezlerinin sayısı her geçen yıl artıyor ve bununla birlikte rekabette. Siz bu artışı nasıl değerlendiriyorsunuz ve rekabette nasıl bir yol izliyorsunuz?
Bu soruyu hem sektörün içinden birisi olarak hem de sadece bu ülkenin bir vatandaşı olarak samimiyetle yanıtlamak istiyorum. Hangi sektör olursa olsun ülkemizde yaşanan her büyüme vatandaş olarak bizler için sevindiricidir elbette. Ancak büyümenin sürdürülebilir olması, bir alanda sağlanan büyümenin başka alanlara zarar vermemesi konunun önemle irdelenmesi gereken bir boyutu. Bir diğer önemli boyutu ise yatırım kaynaklarının, ülkenin yatırıma gerçekten ihtiyacı olan sektör ve şehirlerine gereken ölçekte kullanılması… Yani bence konu, yalnızca AVM sayısındaki artış ve bununla birlikte gelen rekabet değil, milli servetimizin doğru, planlı ve etkin kullanılması meselesi. Bu açıdan bakıldığında pek çok şehirde, birkaç kilometre alan içerisinde yan yana dizili alışveriş merkezlerine her geçen yıl yenilerinin ekleniyor olmasını açıkçası biraz yatırım israfı olarak değerlendiriyorum.
‘Rekabet konusunda nasıl bir yol izliyoruz?’ sorusuna gelince, rekabet; aynı işi yapan kişi ve kurumlar arasında daha iyiye ulaşma ve daha iyi sonuçlar alma yarışıdır. Bu yarışa koyulabilmenin en temel koşulu kendini tanıma. Yani neyi hangi yolla diğerlerinden daha iyi yapabildiğini ve insanların sizi neden sevdiğini bildiğinizde mantıklı bir yol haritası çıkabiliyor ortaya. Biz ziyaretçi kitlemizi tanıyoruz, 11 yıllık bir AVM’yiz, 8 yıldır aktif bir şekilde CRM kullanıyoruz, saha araştırmaları yapıyoruz, gizli müşteri denetimleri yapıyoruz, biz onların bize neden geldiğini, nelerden hoşlandıklarını, tüketim alışkanlıklarını, aile yapılarını, bizi hangi iletişim araçlarından izlediklerini ve bunun gibi daha pek çok şeyi biliyoruz. Ziyaretçilerimizle markamız arasında duygusal bir bağ geliştirmeyi çok önemsiyoruz. AVM yönetiminde başlıca felsefemiz; ziyaretçilerimizin anılarında olumlu izler bırakmak, yani modern deyimiyle onlara pozitif deneyim yaşatmak.
Günümüzde markaların kitleleri ile duygusal bir bağ geliştirmede kullandıkları en etkili yöntem sosyal sorumluluk projeleri, siz bu alanda neler yapıyorsunuz?
Bizim de çalışmaktan en çok keyif aldığımız ve daha iyi neler yapabileceğimiz üzerine en çok kafa yorduğumuz alandır sosyal sorumluluk… Alışveriş merkezleri olarak bizlere bu konuda çok iş ve sorumluluk düştüğünü düşünüyorum. Alışveriş merkezleri artık toplumun her kesiminden insanın neredeyse tüm sosyal yaşamının bir parçası haline gelmiş durumda. Her gün binlerce, her yıl milyonlarca insan, alışveriş, yemek, eğlence ve benzeri gereksinimleri için bu alanları kullanıyor. Bu gerçek, bize çok büyük bir kitlesel güç sağlıyor. Bizler vermek istediğimiz mesajı hitap ettiğimiz kitlelere kolayca ulaştırabilecek ve onları projelerimize dahil edebilecek araçlara sahibiz.
Yeşilyurt Alışveriş ve Yaşam Merkezi olarak bizler bu güne kadar pek çok projenin ya bizzat sahibi ya da destekleyeni olarak çalışmalar yaptık. Lösemili çocuklar, Down sendromlu çocuklar, zihinsel engelliler, bedensel engelliler, huzurevlerinde kalan yaşlılar, şehit ve gazi aileleri yakınları gibi pek çok dezavantajlı kesimin sorunlarına destek olmak için pek çok projemiz oldu. TEMA, TEGV, TOG birlikte çalıştığımız kurumlardan bazıları. En son çalışmamız ise bu yıl 13 Ocak’ ta yaptığımız Otizm Konferansı. Bizde çalışan bir temizlik görevlimizin 22 yaşındaki otizmli oğlunun sorununa çözüm bulmak, ona destek olmak için araştırmaya başladığımız otizm konusu, bizi bu konuda insanları bilgilendirmek, toplumda bir farkındalık yaratmak üzere konferans yapmaya iten bir sürece dönüştü. Aylarca çalıştığımız bu proje sonucunda 6 saatlik bir konferansla 600’ün üzerinde insanın katılımıyla belki de bugüne kadar Türkiye’de yapılmış en geniş katılımlı Otizm Konferansı’nı biz yaptık.
Sizce bir alışveriş merkezini başarılı yapan şeyler nelerdir?
Alışveriş merkezi yatırımının doğru lokasyonda ve ziyaretçi kitlesi ile uyumlu bir marka karmasına sahip olarak açıldığını varsayarsak geriye sadece yönetim marifeti kalır. Ve bir alışveriş merkezi yönetiminin bence başarılı olabilmesinin en önemli yolu etkili iletişimdir. Çünkü bizim işimizde memnuniyetin çok yönlü olması gerekir. Yani mevcut durumdan ve gidişattan; kiracılarımız memnun olmalı, kiracılarımızın çalışanları memnun olmalı ve en önemlisi ziyaretçilerimiz memnun olmalı. Bu toplam memnuniyetin seviyesidir bana göre tüm sinerjiyi oluşturan ve bizleri başarılı-başarısız yapan. İşletmenin yönetimine sadece tablolar ve kurallar üzerinden bakar, iletişime gereken önemi göstermez, yönetimlerimizde pozitif iletişimi felsefe haline getiremezsek bu sinerjiyi sağlayamayız.
Mart ayının bir diğer önemi malum 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, bir kadın yönetici olarak kadınlar günü için neler söylemek istersiniz?
Önümüzdeki yıllar için en güçlü temennim toplumumuzda yaşanan kadına yönelik şiddetin son bulması. Cinayet ve istismar haberleriyle içimizin yandığı değil, yaratıcı gücünün daha etkin olduğu özgür bir toplumda gururla izleyeceğimiz başarı haberleriyle anılsın Türk kadını.