MNG Yönetim Hizmetleri Genel Müdürü Dr. Aydoğan Süer, bu yıl 2. kez gerçekleştirilen DAF’ın ardından “Bu festival, adım adım gelenekselleşiyor. Erzurum’un komşu ülkelerde de tanınan ve sevilen bir tatil rotası haline gelmesinde ve ticari potansiyelinin yükseltilmesinde büyük önem taşıyan bir organizasyon gerçekleştiriyoruz. MNG Alışveriş ve Yaşam Merkezi olarak ev sahipliği yapmaktan büyük mutluluk duyduğumuz etkinlikte bu yıl geçtiğimiz yıldan daha fazla konuk ağırladık. Bu yıl, 100 bine yakın İranlı olmak üzere çevre ülke ve şehirlerden toplamda yaklaşık 700 bin kişiyi bu festivale çekebilmemiz, önümüzdeki yıllarda hedefimizi büyütebilmemiz için bize güç veriyor. Erzurum’a Bayburt, Kars, Iğdır, Artvin ve Erzincan gibi çevre illerden gelen konuklar da aynı şekilde şehrin iç turizmde taşıdığı potansiyeli kanıtlaması açısından dikkate değer” diye konuştu.
Doğu Anadolu Alışveriş Festivali –DAF’ta 2. yıl nasıl geçti?
Huzurlu, güvenli, neşeli ve coşkulu bir ortamda Alışveriş Festivalimizi gerçekleştirdik. Açılış sırasında Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mehmet Sekmen’in konuklara anlattığı üzere, şehre gelecek İranlı turist otobüsleri, sınır kapılarında karşılanarak misafirperverlik ve huzur içerisinde şehre ulaştırıldı. Erzurum MNG Alışveriş ve Yaşam Merkezi olarak, iş ortaklarımız dâhil 2 bin kişilik geniş bir ekiple; tanıtım anlamında aylar öncesinden; fiziksel hazırlık anlamında 2 hafta öncesinden başlayarak özenle hazırlandık. Bildiğiniz gibi özellikle uluslar arası organizasyonlar, sadece AVM içinde değil şehir genelinde güvenlikten temizliğe, ulaşımdan yeme içme sektörüne varana dek topyekûn bir yeterlilik ve yüksek standart gerektiriyor. Erzurum turizmin gerektirdiği bu ihtiyaçlara karşılık verebilecek niteliklere sahip, kendine has tarihi, Palandöken başta olmak üzere etkileyici dağlık coğrafyası, gerek halk oyunları gerek gastronomik açıdan sunduğu lezzetler ile çok güzel bir şehir. Tam 100 bin İranlı, Nevruz tatillerine denk gelen dönemde, alışveriş yapmak ve şehri görmek üzere, Erzurum’a geldi. Adeta, ‘Erzurum, İranlı Akınına Uğradı’ diyebiliriz. Bayburt, Kars, Iğdır, Artvin ve Erzincan gibi komşu şehirlerden de geniş bir katılım oldu. Festival boyunca şehirde toplam 700 bine yakın misafir ağırladık. Erzurum MNG olarak, başarılı bir organizasyonla; konuklarımıza konserler, etkinlikler ve pek çok keyifli sürpriz hazırladık. Mehteran Takımı ve müzik ziyafeti ile kuyumcuların ağırlıkta olduğu Taş Mağazalar ’da başlangıç fişeği atılan organizasyonumuzun kapanışını, 24 Mart Pazar akşamı gerçekleştirdik. Konukları gözlemlediğinizde ve yorumlarını dinlediğinizde son derece keyifli bir hafta sonu geçirdiklerini açıkça görmek mümkündü. Olumlu geri bildirimlerin bize önümüzdeki yıllar için büyük avantaj sağlayacağına inanıyoruz. Buradan aldığımız cesaretle, 2020 yılında festival için hedefimiz, toplam 1 milyon ziyaretçi çekmek!
Festivali kaç kişi ziyaret etti?
Biz geçen yıl 70 bini İranlı turist olmak üzere 100 bin turist ağırlamıştık. Bu yıl hedefimiz özellikle turizmdeki payımızı artırmaktı. Bu hedefimize de emin adımlarla ilerledik. Yaklaşık 100 bin İranlı turist ve çevre illerden gelen vatandaşlarımızla birlikte yaklaşık 700 bin kişiye ulaştığımızı söyleyebilirim. Alışveriş festivali sayesinde, Erzurum’u bir çekim merkezi ve bölgede eskisinden de popüler bir rota haline getirmeyi başardık. Bu, şehre bugüne kadar benzeri görülmemiş bir canlılık ve ticari hareketlilik getirebilmek anlamına geliyor!
İranlı turist ve Türk tüketiciyi karşılaştırırsak, alışveriş deneyimi anlamında ne gibi farklar gözlemlediniz?
İran; din, medeniyet, edebiyat ve müzik anlamında tüm Orta Doğu içerisinde benzeri görülmemiş çok önemli bir birikime sahip olan bir ülke. O yüzden İranlılar, daima sanatla, müzikle ilgilenen kişiler… Ayrıca Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Mehmet Sekmen’in ifade ettiği gibi, Erzurum ve Tebriz kardeş şehirler… Turistler buraya aileleri ile geldikleri için, çoğu zaman İranlı bir aileyi çocukları ile aynı mağazada geniş bir aile olarak gezerken görebilirsiniz. Çocuklarla birlikte alışveriş etme alışkanlığı artık bizim ülkemizde de sıkça görülüyor. İstanbul gibi büyük şehirlerimizde biz daha çok çekirdek aile yapısına şahit oluyoruz. Öte yandan yaşam biçimindeki yoğunluk nedeniyle, eğer anne ve çocuk varsa, genellikle baba veya gençler ekibe dâhil değildir. Benim gözlemlerime göre, Erzurum ve İranlılar arasındaki benzerlik ise, alışveriş mekânlarını özellikle çocuklar için cazip ve güvenli kılma gerekliliği… Bana göre, çocukların bir mağazanın içinde nasıl ve ne ile oyalanacağını, yorulanların nerede oturacağını ve yüksek miktarda alışveriş edenlerin poşetlerini bırakıp nasıl dinleneceklerini, gereği halinde paketlerin nerede bekletileceğini iyi planlamak gerekiyor.
Ayrıca eğer turisti yurt dışından bir alışveriş festivali için şehre çekmekten söz ediyorsanız, sadece alışveriş deneyimi ile bunu sağlayamazsınız. Örneğin bu yıl gelen İranlı konuklarımız, gündüzleri Palandöken’de kayak merkezinde stres attılar, akşamları da konserler ve cazip imkânlarla alışveriş yaptılar. Artık her türlü alışveriş deneyiminin, eskisinden daha çekici kurgulanması gerekiyor. Bu yerli turist için de geçerli. İçinde bulunduğumuz dönem, ürün ve hizmetleri karşılamanın ötesinde yaşamın tekdüzeliğini yenebilmek için konuklarınıza seçenek sunmanızı gerektiren bir dönem.
Büyük organizasyonlarda güvenlik ve temizlik gibi hizmetlerin çok dikkat ve ekstra deneyim gerektirdiğini söylemeye bile gerek yok. Ek olarak 180 markamızla oldukça cazip kampanyalar yapmaya ve güzel ikramlarla herkesi mutlu etmeye çok önem veriyoruz. Farklı yöresel lezzetler de sunuldu ama bu yıl da yine en büyük ilgiyi, ikram ettiğimiz sıcak kadayıf dolmaları çekti! Bana göre, Türk kültürünün en güzel yanı olan misafirperverlik, her aşamada bizim en büyük avantajımız.
DAF’ın bir mottosu var mı?
Motto olarak dile getirmedik ama hedefimiz Erzurum olarak “Turizmde biz de varız” demek. Erzurum MNG Alışveriş ve Yaşam Merkezi olarak bizim mottomuz ise, dünyanın sayılı şehirlerinde bir AVM’ye gittiğinizde nasıl bir ortamda alışveriş yapıyorsanız aynı yüksek kaliteyi ve zengin çeşitliliği, hem mağaza ve ürünler hem de sosyal yaşam ve eğlence anlamında tüm misafirlerimize sunabilmek.
Sayın Aydoğan Süer, siz ekonomi konusunda sıkça görüşleri alınan birisiniz. Malum, Türkiye yerel seçimlere gidiyor. Seçim sonrası için ekonomik beklentileriniz nelerdir?
Türkiye’de ekonomide her kafadan bir ses çıkmaya başladı. İnsanları olumsuz etkileyen negatif görüşlerden uzak durulması gerektiğini düşünüyorum. Çıktığım TV programlarında da sıkça dile getirdiğim gibi, iyi işleyen bir ekonomi için daha cazip koşullarda kredi imkânına ihtiyacımız var. Bunu piyasaya sağlayabilirsek, başta yatırımcılar olmak üzere her kesim, her sektör rahat bir nefes alır. Ben hükümetin seçim sonrası hızla bunu gerçekleştireceğini ümit ediyorum.
Poseidon Yayınları’ndan 3. kitabınız çıktı. Kazandığın Kadar Öde isimli bu kitap hakkında neler söylemek istersiniz?
Kazandığın Kadar Öde, temel olarak AVM sektöründe bugün başarılı örneklerine rastlanan ama az sayıda işletmede uygulanan Ciroya Göre Kiralama modelini detayları ile anlatıyor. AVM yönetimi olarak bizim işimiz, yatırımcı ile perakendecinin ihtiyaçlarını ortaya çıkartarak, iki tarafı da en mutlu edecek, uzun vadeli ve kazançlı çözüm önerileri sunmak. Ben bu kitapta, perakendecinin tüm beklentilerine en uygun, pek çok farklı kiralama alternatifini detaylarıyla anlattım. Başta AVM yönetimleri ve perakendeciler olmak üzere tüm sektörün okuması gereken bir eser oldu.
Bildiğiniz gibi, geçtiğimiz yıl Temmuz-Ağustos aylarında döviz kurlarında aşırı yükselişe şahit olduk. Bunun ardından getirilen düzenleme ile, döviz cinsinden kiralamadan çıkarak TL ile kiralamaya dönüş süreci başladı. Bugün seçim öncesi geldiğimiz noktada, dövizdeki oynaklık hala her yeni günün gündemi olmaya devam ediyor. Hal böyle olunca, bizim önerdiğimiz formülün, özellikle önümüzdeki 2 yıllık çok önemli süreçte, ne kadar faydalı öneriler getirdiği bir kez daha gözler önüne serildi. Bu konuda daha adil yeni bir bakış açısına ihtiyaç olduğunu düşünen herkes, kitabı okumalı bence…
