ALTERNATİF UYUŞMAZLIK ÇÖZÜM YOLLARININ VAZGEÇİLMEZİ: “TAHKİM”
Günümüzde hızla değişen yaşam koşulları nedeniyle kişiler arasındaki etkileşim ve iletişim hızı da sürekli bir artış içindedir. Bu değişim ve hız ise kendisine ayak uyduramayan pek çok sistem için ciddi sorunları da beraberinde getirmiş ve kendi içinde çözüm üretemeyen yapıların da bir o kadar hızla kabuk değiştirmesine etki etmiştir.
Hukuki uyuşmazlıkların çözümü açısından ise bu hızlı değişim, alternatif çözüm yollarının ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir. Uyuşmazlık çözümü denilince ilk önce akla gelen yöntem, tarafların devlet mahkemeleri eliyle bir sonuca ulaşmaya çalışması, yani mahkemeye başvurulmasıdır. Ancak, her bir uyuşmazlık için tarafların devlet mahkemelerine başvurması farkında olunmadan yargıda iş yükünün artmasına ve yargılama sürecinin uzamasına neden olmuştur. Dolayısıyla bu artan iş yükü ve uzun yargılama süreçlerinden beklenen faydanın oluşmaması karşısında kısaca “ADR” (Alternative Dispute Resolution) olarak tanımlanan alternatif uyuşmazlık çözüm yolları geliştirilmiştir.
Alternatif uyuşmazlık çözüm yolları, en yalın anlatımla devlet mahkemelerindeki yargılamaya alternatif teşkil eden tüm uyuşmazlık çözüm yöntemleridir. Bu yöntemler içinde tarafsız bir üçüncü kişinin vasıtasıyla, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ortadan kaldırılması için çözüm üretmek hedeflenmektedir. Bu yollar devletin yargı organları yanında varlığını sürdürür ve tamamen seçimlik nitelik taşır, yani katılımı iradidir.
ADR, yargı sisteminin paralelinde bir çözüm oluşturmaya çalışmaktadır, yani yargı ile rekabet içinde olmak, devlete ait olan yargı yetkisinin mutlak egemenliğine zarar vermek ya da yargıyı ortadan kaldırmak gibi bir amacı bulunmamaktadır. Alternatif çözüm yolları geliştirilmesindeki en temel nokta basit ve hızlı bir şekilde çözüme kavuşmaktır.
Bu kapsamda alternatif uyuşmazlık çözüm yönetmelerinde temel amaç, hukuki anlaşmazlıkların tarafların karşılıklı görüşmelerde bulunarak dostane yöntemlerle çözüme kavuşturulması ile uyuşmazlıkların daha hızlı şekilde çözümlenmesinin sağlanmasıdır. Bu amaç göz önünde bulundurulduğunda aslında alternatif çözüm yöntemlerinde kazanan ya da kaybeden taraftan bahsetmek söz konusu olmayacaktır.
Türk hukuk sistemi içinde pek çok farklı alanda alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin uygulanma imkânı olduğunu görmekteyiz. Uygulamada ise özellikle ticari uyuşmazlıklar açısından uzun yıllardır uygulanan ve en sık başvurulan alternatif uyuşmazlık çözüm yolu olarak “Tahkim” ilk sırayı almaktadır.
Tahkim, uyuşmazlıkların devlet yargısı dışında, özel bir şekilde oluşturulan tahkim yargılaması aracılığı ile çözümlenmesidir. Tahkim yargılaması bağımsız ve tarafsız üçüncü kişiler olan hakemler vasıtasıyla gerçekleştirilir. Genellikle bir veya üç hakemden oluşan bir yapıda uyuşmazlık hakkında özel usuller çerçevesinde yargılama yapılarak bir “Tahkim kararı” verilmektedir.
Tahkim yargılamasının yürütülmesi ile ilgili kararların verilmesi için taraflar serbest bırakılmışlardır. Böylece taraflar, uzman hakem veya hakemleri serbestçe seçebilmekte tahkim yerini ve/veya tahkim sürecinin dilini belirleyebilmektedirler.
Tahkim usulü, taraflarca ve hakemlerce, uyuşmazlığın özelliğine göre, tarafların adil yargılanma hakkı ihlal edilmeden şekillendirilebilir. Böylelikle uyuşmazlığın çok daha ayrıntılı bir şekilde ele alınarak, çok daha iyi bir şekilde açıklığa kavuşturulması sağlanabilir. İlaveten tahkim yargılamasının aleni olmaması neticesinde tahkimle ilgisi olmayan kişilerin, uyuşmazlık ve tarafların ticari sırları hakkında bilgi sahibi olmalarının önüne de geçilmektedir. Tüm bu sebeplerle ve karar verici yapının bizzat uyuşmazlığın taraflarınca seçiliyor olması, aslında en baştan verilecek kararın taraflarca benimsenmesi için en önemli araç olmaktadır.
Uyuşmazlığın tahkim yolu çözüme kavuşturulmasını isteyen tarafların öncelikle bu konuda özel olarak anlaşmaları gerekmektedir. Taraflar bu anlaşmayı, ilgili sözleşmede tahkim şartına yer vermek veya ayrı bir tahkim sözleşmesi yapmak suretiyle yapabilirler. Fakat her şekilde bu anlaşmanın yazılı olarak yapılması ve anlaşmanın tereddüde yer bırakmayacak şekilde tahkime atıfta bulunması gerekmektedir. Zira geçerli bir tahkim anlaşmasının varlığı, tahkim sürecinde oluşacak itirazların önüne geçmek açısından koruyucu bir nitelik taşımaktadır.
Tahkim yargılaması sonucunda verilen hakem kararlarının, mahkeme kararlarında olduğu gibi icra daireleri vasıtasıyla icra edilmesi mümkündür. Hatta hakem kararlarının, temyize gidilmeksizin derhal icrası mümkündür. Tahkim yargılamasının bir diğer önemli avantajı ise uyuşmazlıkların devlet mahkemelerine göre çok daha az masrafla çözümlenmesinin sağlanmasıdır.
Tahkim, tahkim yargılamasını yürütme yöntemlerine göre kurumsal tahkim ve ad hoc tahkim olarak sınıflandırılır. Kurumsal tahkimde, tahkim süreci bir kurumun organizasyonuna ve yargılama kurallarına tabi olarak yürütülür. Ad hoc tahkimde ise taraflar herhangi bir tahkim kurumuna tabi olmaksızın hakem veya hakem kurulunu oluştururlar. Uygulamada ad hoc tahkimi tercih eden tarafların, UNCITRAL Tahkim Kuralları’nın uygulanmasının kararlaştırıldığı görülmektedir.
Türkiye’de tahkimin yaygın bir uyuşmazlık çözüm yöntemi haline gelmesi amacıyla çeşitli çalışmalar yapılmış ve bu çerçevede birtakım tahkim merkezleri kurularak kurumsal tahkim kuralları belirlenmiştir. Tahkim çalışmaları halihazırda ağırlıklı olarak bu merkezler nezdinde kurumsal çalışmalar olarak devam etmektedir.
Tahkimin sağlam, bağımsız, hızlı ve etkin bir çözüm yolu olması nedeniyle daha da yaygın bir şekilde uyuşmazlık çözümlerinde kullanılması ve pek çok kişi tarafından bilinmesi, bu çözüm yönteminin daha da kalıcı hale gelmesini sağlayacaktır. Bu yönde çalışmalar yapan kurumsal merkezlerin artarak çalışmalara katkı sağlaması da tahkim yargılamasının tercih edilmesine önemli bir ivme katacaktır. Dilerim bu yönde yaşanacak gelişmelerle zenginleşmiş kalıcı çözüm mekanizmaları en kısa zamanda hayatımızda her alır…