Covid-19 salgınının daha kontrol edilebilir hale gelmesi ve vaka sayılarında azalma görülmesi ile birlikte, hayatımıza yeni bir terim girdi ‘Yeni Normal’. Nedir bu yeni normal, insanları ve sektörleri nasıl etkileyecek, bu süreçte nelerle karşılaşacağız? Bu konuda onlarca soru sorabiliriz ama basit tanımlama yapmak gerekirse artık hiçbir şey eskisi olmayacak.
Bu süreçte karşımıza çıkan birçok yenilik, hayatımızda kalmaya devam edecek ve sektörel gelir-gider dengelerinde değişiklikler yaşanacak. Mesela geçtiğimiz günlerde Twitter CEO’su Jack Dorsey, çalışanlarına bir e-posta göndererek, kademeli bir şekilde ofislerini açacaklarını ama evden çalışmak isteyen çalışanlarının, evlerinden çalışmaya devam edebileceklerini dile getirdi. Yine, bu süreçte uzaktan çalışmak, öğrenmek ya da sosyalleşmek için kullandığımız, sanal toplantı servisi “Zoom” hayatımıza girdi ve bundan sonra da hayatımızda kalıcı olacak. Firmanın piyasa değeri şimdiden 50 milyar doları aştı. Zoom markasının kurucusu Eric Yuan çok kısa sürede servetinde müthiş bir artış elde ederek, dünya zenginleri listelerinde anılmaya başlandı. Peki bu bize neyi gösteriyor, bunun cevabını da yine bir başka milyarder iş insanının yatırımlarına verdiği yönden çıkartabiliriz. “Berkshire Hathaway” şirketinin sahibi Warren Buffett; American Airlines, Southwest Airlines, United Airlines ve Delta Airlines’daki yüksek tutarlı hisselerinin tamamını, ciddi bir zarar payını kabul ederek sattı. Yine dünyaca ünlü havayolu şirketleri, devlet destekleri olmadan ayakta kalamayacaklarını dile getirdiler. Birçok havayolu şirketi ise hizmetlerini durdurma kararı aldı. Sabit sektörlerin, hareketli sektörler karşısında elde ettiği yükseliş, sektörel daralma yaşayan ulaşım sektörünün “Yeni Normal” ile birlikte hemen toparlanmasını çok mümkün kılmayacak gibi görünüyor. Toparlanma zaman alacaktır ve ulaşımda yaşanacak kayıplar ülkeler arası ulaşım zorlukları doğuracaktır. Peki bu süreçten nasıl çıkacağız, turizmde ne zaman eski günlerimize döneceğiz?
Resesyon süreçlerinde finans uzmanları, ön görülerini “V”, “W”, “U”, “L” gibi stenografik tablolarla paylaşırlar. Peki biz hangi süreci yaşayacağız? Her bir teorinin ortak noktası bir şekilde dibi görüyor olmak. Ön görülmesi gereken nokta ise yükselişin ne zaman başlayacağı. O zaman verilerin bize ne söylediğine bakmamız gerekecek. Nisan ve mayıs aylarında ülkeye giriş yapan turist sayısı %99 üzerinde azalmış durumda, bu durum hâlihazırda dibi görmüş olduğumuzun kanıtı, peki bundan sonraki süreç ne durumda? 1 Haziran itibariyle kısıtlamalar tedbirli olarak yumuşatılmaya başlanıyor iç ve dış hat uçuşlarının da önümüzdeki 15 gün içerisinde kademeli olarak başlayacağını söyleyebiliyoruz ama talep olur mu noktasında sektör çok fazla ümitli değil. Birçok tesis açık kalmanın, kapalı olmaktan daha maliyetli olduğunu düşünürek faaliyetlerini durdurdu ya da ara verdi.
Hizmete devam eden tesisler ise zorlu şartlarla boğuşmak zorundalar. Turizm sektörünün en önemli fuarlarından birisi, “ATM (Arabian Travel Market) Dubai” 1-3 Haziran tarihlerinde, tarihte yeri unutulmayacak bir şekilde, ilk kez sanal ortamda online olarak gerçekleşecek. Seyahat üzerine kurulu bir sektörün, en önemli fuarlarından birinin sanal ortama taşındığı bir atmosferde taleplerde ani geri dönüşler beklemek hayal kırıklığı yaratacaktır.
2020 yılının ikinci yarısı, yaraları sarmak için bir başlangıç olmakla birlikte, 2019 yılında yakaladığımız 52 milyona yakın ziyaretçi sayısına ve yaklaşık 35 milyar dolarlık turizm gelirine ulaşmak artık mümkün görünmüyor.
Özetle bu süreçteki toparlanma beklentisini “V” olarak görmek çok mümkün değil, “U” olarak tanımlamak biraz daha uygun görülebilir. Olası bir ikinci dalga ise bizi “W” ile karşılaştırabilir. Yılın ikinci yarısında alternatif oluşumlarla ayakta kalmayı başararak, 2021 yılında hedeflediğimiz yükselişleri elde edebiliriz.
Bu süreçte sektör en büyük faydayı “İç Turizm” ile elde edecektir. Döviz girişinin daralışı tabii ki, sadece “İç Turizm” ile kompanse edilemez ama en azından ayakta durabilecek gücü verebilir. Döviz girdisi sağlayamıyorsak en azından çıktısını önlemek bizim elimizde. 2019 yılında, Türkiye’den yurt dışına seyahat eden yaklaşık 8,5 milyon Türk vatandaşının ülke dışında yaklaşık 5 milyar dolar harcama yaptığını düşünürsek bu rakamın yarısının bile ülke sınırları içinde kalması sektöre ciddi destek oluşturacaktır. Bunu hâlihazırda azalmış şekilde devam edecek yurt dışı talepleri ve “Sağlık Turizmi” ayağı ile destekleyebilirsek 2020 yılını en az hasarla kapatabiliriz.