“Covid-19 ve İş Yaşamı”
Çok değerli okuyucular, sizlerle ilk kez Mall and Motto’da buluşmanın heyecanıyla merhaba diyorum! Sevgili C. Serhat Türkkan ile yaptığımız görüşmelerden sonra beni sizlerle buluşturduğu için öncelikle kendisine çok teşekkür ederim. Şimdi sizlerle, gündemde olan ve önümüzdeki aylarda da gündemden hiç düşmeyecek olan meşhur,
“Covid-19 ve Çalışma Psikolojisi” konusu ile ilgili görüş ve düşüncelerimi paylaşacağım. Alın kahvelerinizden birer yudum, başlayın keyifle okumaya… Hayat bazen hiç ummadığınız iyi veya kötü sürprizlerle karşılar sizi. Bu ilginç sürprizlerden birine, tüm dünya canlıları 2020 yılı başlarında şahit oldu. Bazen bir kelebek dünyanın bir ucunda kanatlarını çırpar ve dünyanın öbür ucunda hiç beklenmedik bir etki yaratır. İşte bu etki tüm dünyayı etkisi altına alan, “Covid-19” virüsü oldu. Basında da fazlasıyla yer alan haberlerle Covid-19 virüsü hemen hemen herkesin korkulu rüyası haline geldi. Oysaki, başka hastalıklarla ilgili rakamsal veriler karşılaştırmalı olarak incelemeye alındığında, Covid-19 önemini biraz da olsa kaybetmekle beraber, tüm dünyada çok yüksek seviyede haber olarak gündemde tutulması nedeniyle ister istemez tüm insanların çok temkinli davranmasına neden oldu.
Hayaldi, gerçek oldu!
İş dünyasında yıllardır çalışan bizlerin zaman zaman hayallerini Covid-19 öncesi ve sonrası olarak birkaç başlıkta yazmak istiyorum:
Covid-19 Öncesi
– Evden çalışsak ya işte, oh ne rahat olur.
– Ne gerek var bu trafiği her sabah çekmeye!
– Adamlar Amerika’da nasıl çalışıyor, bir bilsen!
Covid-19 Sonrası
– Evden çalışmak çok zor, çocuk hiç durmuyor.
– Sabah ve akşam trafiğinde farkında olmadan kendime vakit ayırıyormuşum.
– Disipline olmak için ofis ortamı şart!
Yukarıda yazdıklarıma haydi sizler de birkaç madde ekleyin. Zenginleşsin biraz. Hep derler başa gelmeden bilinmez diye. Belki birçok çalışan için öncesinde yukarıdaki gibi hayaller varken, süreç yaşandığında ve sonrasında artık böyle hayalleri kalmadı. Çünkü günlük rutine alışan bizler, bu rutinin dışına çıkıldığında beyin otomatik olarak tepki veriyor. Rutini arıyor. Bulamadığında da bocalama evresine giriyor. Aslında insan beyni belirsizlikten hoşlanmaz. Her şeyi bilmek ister. Ancak ne gariptir ki, bir kitap olsa ve bu kitapta, “Seninle ilgili her şey tek tek yazıyor” al oku deseniz, o kitaba elini sürmez. Aslında tüm yaşamda ikilemler de var. Bu nedenle Covid-19 dönemini biraz daha kolay atlatmak için önerilerim ise şöyle:
• Bozulan rutinin yerini başka bir rutinle doldurun.
• Uzaktan çalışmak aslında hepimizin tahmin ettiği gibi çok kolay ve eğlenceli değil, belki de tam tersine disiplin ortamı zafiyete uğradığı için başarısızlık ve depresyon başlangıcının habercisi olabilir. Bu nedenle mümkün olduğu kadar önlemleri alıp, iş hayatına devam etmeye çabalayın.
• Sürekli olumsuz haberleri izleyip, kendinizi de çevrenizdekileri de iki kat daha fazla sıkıntıya sokmayın. Kaynağı belli olan haberleri izleyin. Diğerlerinden uzaklaşın.
• Hedeflerinizi gözden geçirin. Bu dönem belki de hayatınızda yarım bıraktığınız birçok işi tamamlamak için çok iyi dönem olabilir. Krizi fırsata çevirin.
• Evde kalarak çalışmaya devam etmek durumundaysanız, evdeki konfor alanının sizi fethetmesine izin vermeyin.
Yani, birazdan yaparım veya şu bölümü izleyeyim sonra işi yaparım gibi düşünce ve eylemlerden uzak durun.
• Günlük olarak iş planı yapın ve buna göre hareket edin.
• Diğer yandan bu krizin hepimizin hayatını yavaşlattığını gözlemliyoruz. Bunun da farkına varıp, uzun zamandır yapmak isteyip de yapamadığınız şeylere vakit ayırın.
Eğer tüm yazdıklarımı toparlarsak, hayatta sürprizlerle karşılaşırız. Bazen bu sürprizler hayatımızda köklü değişiklikler yapmamıza neden olur. Bu durumdan katma değerle çıkmanın anahtarı ise, “Uyum sağlamak!” Şartlara uyum sağlarsanız ve sağlarsak o zaman değişimle daha kolay bütünleşip, yaşamımıza devam ederiz. Hepinize sevdiklerinizle birlikte sağlıklı ve güzel günler diliyorum.