Zaman zaman hiç yapmak istemediğiniz, hatta ayağınızı sürükleyerek yaptığınız eylemlerden sonra “İyi ki yapmışım” duygusuyla kendinizi desteklediğiniz oluyor mu?
Bu bazen fiziksel hareketten üşenme (Şimdi kalk giyin, hazırlık yap, trafik, iş dışında ayrılan zamandan fedakârlık vs.) ya da ruhen o şeyi yapmak için içinizde en ufak bir kırıntı dahi olmamasından kaynaklanabilir. Yani denebilir ki, “Bu durumla ilgili içinde bulunmamam bana ne kaybettirecekse onu şimdiden kaybetmeye razıyım.” Bazen de sahiden sadece istemezsiniz. Hani insanın kendisinin bile kendine ağır geldiği zamanlarınızdaysanız zor bir mücadele ister.
Bir yandan gitsem fena olmaz deyip, kendinizi zorlarsınız; bir yandan da gitmemeye karar verdikten sonra kendinizi suçlar, “Keşke gitseydim tembellik yapmasaydım” diye geçmişten buna benzer davranışlarınızı zihninize hatırlatır durursunuz.
Böyle durumlar çoğu zaman güdülenmeye muhtaç durumlardır. Birkaç deneme yeterli olmayabilir. Kafada ister istemez hesaplar başlar. “Şimdi kalk Nişantaşı’ndan Kadıköy’e git. Toplantı üyelerinin toplanmasını bekle, kendi işlerinden ekstra iki saat ver ama bir sonuç çıkmasın.” Eğer böyle bir örneğiniz yakın geçmişte vuku bulduysa kabul ediyorum ki, motivasyonunuz biraz düşük başlamış olabilirsiniz. Ama burada durmamak en iyisi, devam edin. “Evet, o projeden hiç ses çıkmamıştı ya bundan da çıkmazsa o kadar hazırlığa değer mi?” cümlelerini biraz bekletip, farklı bir sayfa açalım.
Gideceğiniz proje size maddi katkı sağlamayacağı ihtimali yüksek olduğu için mi orda olmamalısınız, yoksa hiçbir planlanmamış proje daha önce size manevi (Mesleki dayanışma, sosyal kuruluşlar vs.) dolayısıyla maddi fırsatlar getirmedi mi? Biz kültürümüzde genel olarak şu anlayışla hareket ederiz: Hemen işe yarıyor mu? Hemen sonuç görmeliyizdir yoksa yorulmak istemeyiz. Fayda göreninden, görmeyeninden konuyla haşır neşir insanların anlatımlarından etkilenir, kendimizi her konuya balık misali atlıyor gibi görünür olmak da istemeyiz. Ama farklılıkları da hep ilk önce düşünen, davranan, cesaret eden, risk alanlar yaratır.
Bazı konularda illa onlarca örneğin bizden önceki yolu arşınlayıp, eskitmesi bize fayda sağlamayabilir. Her yol, denenmiş, kullanılmış, garantisi hesap edilmiş riskleri temizlenmiş değildir. Hayatta bunların hiçbirinin olmadığı bir yolla karşılaşabilen varsa ne mutlu!
Ama işler hiç de öyle olmaz. Zorlanarak gittiğiniz bir iş toplantısına hiç aklınıza gelmeyecek bir konuda size yardımı dokunabilecek bir kişiyle tanışma olasılığını yakalayabilirsiniz.
Kısa bir hatırlayışla bir proje çalışmasının çok başarılı olmayacağını düşünmememe rağmen verdiğim söz gereği işin içinde taslak fikirlerle orada bulunduğumda harika bir sosyal sorumluluk projesinin adımını atmak toplantının ilk ve en önemli sürpriziydi. Bunun dışında başka bir örnekte ise, bulunmak istemediğim sosyal bir ortamda hayatımda çok yakın arkadaşlık bağı hissettiğim bir insanla tanışma şansı elde ettim. Hala hayatımda en önemli zamanlarımda yanımdadır. En son örneğim ise, yalnız kalmak istediğim, iletişim kurma konusunda çekimser kaldığım bir ortamda, “Beni konuşturmaya çalışan” kişiden kurtulamayacağımı anladığımda yerimi değiştirmek yerine, karşı tarafla etkileşime girmek beni yıllardır yapmak istediğim ve hayatımı çevreleyen bir uğraşıyla tanışmama neden oldu.
Bunları neden mi anlattım? Bazen sabah yataktan kalkmak, yoğun günün ardından ekstra bir konuşmaya katılmak, insan kalabalığını hiç kaldıramayacağınızı düşündüğünüz bir anda kutlama için davet edilmek, birkaç saat için değmeyeceğini düşündüğünüz bir yolculuk yapmak size korkutucu gelebilir içinde bulunduğunuz durumların etkisiyle. Ama inanın bunlardan birinde mutlaka sonraki hayatınıza ışık tutacak yeni bir feneriniz daha olacak. O yüzden üşenmeyin, harekete geçin, sonra “İyi ki yapmışım” dersiniz.
Mutlu günler.