Fırat Çapkın
Eğitmen-Yazar-Konuşmacı

Değerli Mall and Motto Okuyucuları,

Bu ayki yazımda sizlerle tüm sektörlerde sıkça karşılaştığım bir konuyu paylaşmak istiyorum :

“Yöneticiler ile çalışanlar arasındaki davranışsal tutum eksiklikleri !”

Bazı yöneticiler tüm ekiplerine profesyonel davranış ve tutum sergileyip, ekip üyelerine eşit mesafede durmayı başarırken, bazıları ise bu konuda sıkıntı yaşıyor. Ekip üyelerine eşit mesafede duramayıp, iç dengeleri olumsuz yönde etkileyebiliyorlar. Bu durum diğerlerinin de-motive olmasına neden oluyor. Kendini oyunun dışında hisseden ekip üyesi içten içe kızmaya, kin tutmaya başlayabiliyor. Bu süreçte hem kendini hem de sistemi yıpratıyor.

Peki bu durumdan karlı çıkan kim ?

Karlı çıkan yok. Ve bu durumu fark edip, davranış ve tutumlarını düzeltenlerin sayısı da çok az!

Şimdi gelin, birlikte bu durumu nasıl düzeltebiliriz ? bunu konuşalım :

Şirketi, büyük bir gemi olarak kabul edelim. Yöneticiler veya patronlar olarak bu geminin kaptanı olsun. Sizler de gemide çalışan ekip üyeleri. Anlaştık mı? Peki. Gerçek bir gemi kaptanı olan Şükret Kaptan ile yaptığım bir konuşmayı sizlerle paylaşarak konunun pekişmesini sağlayayım.

Şükret Kaptan 30 yılını okyanuslarda yaşamış, fırtınalar, poyrazlar, meltem rüzgarlarını çokça görmüş deneyimli bir gemi kaptanı. Beyaz sakallı, piposu elinde, sevecen ve çok dikkatli! Merak edip sordum :

• Şükret Kaptan, yolcu gemileri ile sefere çıktığınızda hep aynı ekiple mi çıkıyorsunuz yoksa yoksa ekip her seferde değişiyor mu?

Gülümseyerek cevap vermişti :

• Keşke hep aynı ekip olsa. İşimiz biraz daha kolay olurdu Fırat Hocam ama hep aynı kişilerle belki de monoton da olurdu herhalde demişti.

Her yeni sefere çıktıklarında kadro değişirmiş. O zaman değişen bu ekibin yönetimi nasıl oluyor? Diye sordum:

• Fırat hocam, öncelikle kurmay kadromu seçerim. Yani kimlerle yakın çalışacağım? Sonrasında da tüm ekip ile tanışıp, oturduğum yerden değil, bizzat sahada dolaşarak, onlarla iletişimde kalarak sevk/idare işini yaparım. Ki orada çok hassas bir konu daha var : Ekipteki çalışanlardan biri ile çok uzun sohbet edersen, O’nun adı çıkar Kaptanın Adamı diye! Bu durum da diğer ekip üyelerini olumsuz etkiler. Ben buna çok dikkat ederim, dedi.

Bu durum yani Kaptanın Adamı olmak kimi zaman işine yarar, çoğu zaman da işine yaramaz, dedi.

Neden peki ?

• Hocam, yöneticilerin seveni var, sevmeyeni var! Saygı duyanı var, duymayanı var!

Diğer ekip üyeleri bu kişiyi kendi aralarında hemen etiketler ve ona göre davranırlar. Bu durum sıkıntılıdır. Bir dönem sonra size veremedikleri tepkileri O’na verirler. İş kontrolden çıkar ve sonuçları da herkes için sıkıntılı olur. Bu ve benzeri nedenlerden dolayı “Kaptan” olarak çok dikkatli olmanız gerekir. Eşit mesafede durmayıp, ekip üyelerinden birini fazlaca kolladığınızda diğer bir dezavantaj da orta vadede oluşuyor. Yakın olduğunuz kişi sizin ruhunuz bile duymadan “Ben kaptanın adamıyım, istersem sizi attırırım!” diye davranmaya başlayabilir.  Bu ve benzeri nedenlerden dolayı ekipte görev yapan herkesi iyi tanımak, mesafeye dikkat etmek gerekir.

Bu durumda ana mesaj olarak şunun söylemek istiyorum : Yöneticiler olarak yapmanız gereken bir sürü görevleriniz var. Bu görevleri rahat rahat yapabilmek için, ekip üyeleri ile iş birliği yapmaya, birlikte çalışmaya  ihtiyacınız var. Birlikte çalıştığınız ekibinize tam da bu noktada eşit fırsatlar verin. Tabi ki işini iyi yapanlara gerekli takdiri gösterin. Ancak, dikkat edin! Davranış ve tutumlarınız diğerlerinin oyunu bırakmasına neden olmasın. Unutmayın! Ekibiniz kadar iyisiniz.

Eğer konuyu toparlarsak; ekiple iyi ilişkilerde kurmak, yönetici ve patronlar olarak işimizin bir parçası. Sonrasında ise ekip üyelerine eşit mesafede durmak! Eğer bunu başarırsanız, şirket içinde sürekli kaynamakta olan dedikodu kazanının sönmesini sağlarsınız. Aksi halde, kraldan çok kralcı olanlar, yani sizden çok patron olanlar, yönetimi ele geçirebilir. Durumu fark ettiğinizde de büyük bedeller ödemeniz gerekebilir.

Hepinize sağlıklı ve bol kazançlı günler dilerim.