Homend Marka Stratejisinden Sorumlu Karaca Grup Marka Direktörü Dilek Terliksiz

– Sizi kısaca tanıyabilir miyiz? Kariyer yolculuğunuzu kısaca anlatır mısınız?

Karaca Grup marka gelişim direktörüyüm. Şirketimizin markalarının stratejisinden sorumluyum. Marka stratejisinin, şirket ve pazar gerçekleri kadar müşteriyi merkeze koyan bir bakış açısıyla belirlenmesi çok kıymetli. Yüksek lisansımı stratejik tasarım üzerine yaptım. Tasarlanacak bir ürün, hizmet, hatta bazen iletişim olsun, her zaman müşteriyi merkeze koyan bir bakış açısıyla yaklaşmanın gerekliliği üzerine eğitim aldım. Kariyerime global reklam ajanslarında stratejik planlamacı olarak devam ettim. Bir fikrin “müşteriyi merkeze alan stratejik tasarım” bakış açısıyla ortaya çıkmasının, markalara algısal anlamda değer katmanın yanı sıra iş sonuçlarına da tartışmasız olarak olumlu yansıdığının altını çizmek isterim.

Bu bakış açısıyla Karaca Grup markalarımızın stratejisini belirliyoruz. Markalarımız, insanların evlerinde ürünlerimizle hayat buluyor. Müşteriyi merkeze alan bakış açısıyla; ihtiyaçlara ve beklentilere yönelik ürünler geliştirerek hayatlara değer kattığımızda vazgeçilmez oluruz. Grup olarak müşterilerimizle temas ettiğimiz her noktada – üründen, hizmete, mağazadan, iletişime bu misyonla çalışıyoruz.

– İş hayatında kadın ve erkeklerin eşitliğini sağlamak için sizce neler yapılmalı? İş kadınlarının – çalışan kadınların yaşadığı en önemli sorunlar sizce neler? Birkaç maddeyle sıralar mısınız? Siz hangi sorunlarla karşılaştınız, tanık olduğunuz veya yaşadığınız enteresan durumlar var mı? Çalışan kadınlar- iş kadınları karşılaştıkları engelleri nasıl aşabilir?

Bu konu sadece Türkiye değil dünyada da tartışmasız önemli bir konu. Bugünden yarına çözüm kolay değil ancak ilk adım olarak sözde olmayan, aksiyona dönüşecek bir farkındalığın olması önemli. Aksiyona dönüşmesi için de bir iş ortamında herkes tarafından bu yaklaşımın içselleştirilmesi kritik. İçselleştirilme, kadın erkek eşitliği söylemini anlamlı kılmalı. Bu nedenle eşitliğe her şirketin, kendi şirket kültürüne göre tanımlamalı ki herkes tarafından kabul görsün. Bu noktada belki de empati, esneklik gibi kavramları daha çok telaffuz etmek gerekiyor. Şirkette kadın erkek ayrımı yapmadan, çeşitlilik ve farklılıkların kucaklanması ve bu bakış açısının aslında bir şirketi zenginleştirdiği, insanları ve şirketi büyüttüğü inancının yaygınlaşmasında kıymet görüyorum.

İş ortamımızda kadın-erkek oranımız yüzde 48 (kadın) ile yüzde 52 (erkek). Ancak kurum kültürü olarak bizler kadın – erkek çalışma oranını sadece bir rakam ya da bir oran olarak değil, bunu çalışanlarımızın kendini gerçekleştirme fırsatı olarak konumluyoruz. Karaca Grup olarak insana dair ev-yaşam dünyasını sahiplendiğimiz iş hayatımızda her şeyden önce biz herkesi kucaklamayı ve fırsat vermeyi önceliklendiriyoruz.

– Sizin mesleğinizi seçmek ve sizin gibi başarılı bir yönetici olmak isteyen veya bu yolda ilerleyenler kadınlara rehber olması için yaptığınız işle ilgili, uzmanlığınızın olduğu konuda püf noktalarını paylaşır mısınız?

Bir kere severek yaptığın bir işi yapıyor olmak bence en önemli konu. İşi iş gibi, görev tanımları çerçevesinde görmek, yoğun tempoda beraberinde bir noktada yılgınlık da getirir. Bununla birlikte ilginin olduğu, severek yaptığın bir işte başarı da organik olarak geliyor bence. Bu nedenle iş hayatının belli noktalarında insanın kendisini sorgulayabilmesi önemli. “İş hayatı böyle” diyerek razı olmak yerine, keyifle çalışıp parlayacağın şirket ve işi bulmak için yaş hiçbir zaman bariyer olmamalı.

Bir diğer önemli gördüğüm nokta ise ekip çalışması ve resme farklı disiplinleri, farklı bakış açılarını dahil etmek. Hem bireysel olarak insanı zenginleştiriyor hem de ortaya çıkan işi tartışmasız büyütüyor.