ARİŞ PIRLANTA SATIŞ ve PAZARLAMA DİREKTÖRÜ EDA GÜZELİŞ’

– Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

 1980 İstanbul doğumluyum. Avusturya Lisesi’nin ardından İTÜ Kimya Mühendisliği bölümünü bitirdim. Akademik kariyer yapmayı düşünürken, kendimi aile işinin içinde buldum.

– Kariyer yolculuğunuzu kısaca anlatır mısınız?

Üniversitede asistan olarak çalışmaya başladığımda, akademik kadronun çok da mutlu çalışmadığını gördüm. O mutsuzluk, heyecansızlık beni negatif etkiledi. 2005’te aynı dönemde aile şirketimizde, perakende mağazacılığa yeniden giriş kararı alındı. Zincir mağazalar açılacaktı. Bu oluşum beni akademik kariyerden daha fazla heyecanlandırdı ve 2005 Ekim ayında Cevahir AVM’de açılan Ariş Pırlanta mağazası ile mağazacılığa en alt kademeden satış danışmanı olarak başladım. Burada satışı ve mağazacılığı öğrenirken, diğer taraftan da, mücevher mağazacılık sistemimizin nasıl olması gerektiğine dair çalışmalarımı yapıyordum. Satış danışmanlığı görevimi sırası ile mağaza yöneticiliği, mağazalar koordinatörlüğü görevleri izledi. Sistem belli bir noktaya gelince, dışarıdan profesyonel yöneticiler alarak mağazalar koordinatörlüğü görevimi devrettim. Şu anda Ariş Pırlanta’da perakende satış ve pazarlama direktörlüğü görevini yürütüyorum.

– İş hayatında kadın ve erkeklerin eşitliğini sağlamak için sizce neler yapılmalı?

Başarılı kadınların, iş hayatında, detaycı ve disiplinli yapıları ile sisteme katkılarının oldukça fazla olduğunu düşünüyorum. Bir kadının iş hayatında başarılı olması için kesinlikle disiplinli çalışması gerekiyor, aksi takdirde evdeki ve işteki sorumluluklarını tam olarak yerine getirmesi mümkün olmaz. İş hayatında kadın-erkek eşitliğinin sağlanması için kesinlikle, kadının, anne olduğu dönemde ve çocuğunu büyüttüğü dönemde, sosyal olarak desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü kadın anne olduğunda, haklı olarak ilk dönemde hayatının odağı değişiyor ve çocuk oluyor. Bir taraftan kadına, kendi hayatını kendi odağına almasını destekleyen danışmanlıklar verilmesi gerektiğini, diğer taraftan da çocuğunu en ideal şekilde büyütebileceğine inandığı kreş vb. olanakların artması gerektiğini düşünüyorum. Kadının çocuğundan yana gözü gönlü rahat olduğunda, çok daha verimli çalışacağına ve bunun iş hayatında kadın erkek eşitliğine çok katkısı olacağına inanıyorum. Hayalim Ariş Pırlanta’da tüm çocuklu çalışanların, çocuklarını bırakabilecekleri, iyi ve kaliteli okul öncesi eğitim aldıkları bir kreş oluşturmak.

– İş kadınlarının – çalışan kadınların yaşadığı en önemli sorunlar sizce neler? Birkaç maddeyle sıralar mısınız? Siz hangi sorunlarla karşılaştınız, tanık olduğunuz veya yaşadığınız enteresan durumlar var mı? Çalışan kadınlar- iş kadınları karşılaştıkları engelleri nasıl aşabilir?

Aslında az önce bu soruya da biraz cevap vermiş oldum. Kadınların iş hayatında performanslarının en çok düştüğü dönem anne oldukları dönem. Annelik rolü ile iş kadını rolü arasındaki dengeyi yakalayabilmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu dengeyi yakalayamayan kadın çalışanları kaybetme durumunuz da oluyor.

Aslında her bireyin kendi hayatındaki en değerli varlık kendisi. Kendini arka plana attığı zaman, kendisine de başkalarına faydası azalıyor ya da hiç faydası olmuyor. Aslında kişinin önündeki engel de kendisi oluyor. Bu bilinç ile çalışan, kadın-erkek ayrımı gözetmeksizin herkesin hem iş hayatında hem özel hayatında çok başarılı ve mutlu olacağına inanıyorum.

– Sizin mesleğinizi seçmek ve sizin gibi başarılı bir yönetici olmak isteyen veya bu yolda ilerleyenler kadınlara rehber olması için yaptığınız işle ilgili, uzmanlığınızın olduğu konuda püf noktalarını paylaşır mısınız?

 Yönetici olmak isteyen her bireyin, yönetici olduğu sektörden bağımsız, en iyi yapması gereken şey öncelikle herkesi çok iyi dinlemek. Müşteriyi çok iyi dinlemek, çalışanı çok iyi dinlemek, üreticiyi çok iyi dinlemek, tedarikçiyi çok iyi dinlemek, iş ortağını çok iyi dinlemek, bayisini çok iyi dinlemek… Dinledikten sonra da tarafsız olarak, kendi bilgi becerisi ile analiz ederek, ideal çözümler üretmesi gerekiyor. Bu noktada kadınların duygusal yapısını dengeli kullanıp, ne tamamen duygusal davranması, ne de aslında kuvvetli olan bu yönlerini göz ardı etmesi gerekiyor.