İnsanoğlunu yeryüzündeki diğer varlıklardan ayıran akıl ve fikir üstünlüğü olması değil miydi? Üstüne vicdan, merhamet gibi kişinin ahlaki değerleriyle; kendini, eylemlerini kontrol edebilmesi değil miydi?
İnsan denen canlı dışında ; Doğadaki hiçbir canlının varlık sebebi ; diğer canlılara zarar verme üzerine kurulmamıştır . Yırtıcı hayvanların içgüdüsel olarak avladıkları hayvanın popülasyonu bile doğadaki denge mekanizması için ihtiyaçtır. Çoğalınca ekinlere zarar veren çekirgenin beslenme zincirindeki diğer bir canlı tarafından besin olması ; onu besin olarak gören diğer basamaktaki canlının ise başka bir hayvana yem olması doğanın kanunudur.
Gelgelelim ; İnsanoğlu kendi hayatını ve soyunu devam ettirebilmek için kendi içinde girdiği o çaba şimdi kendine tüketme üzerine çalışmakta ne yazık ki.. Daha fazla tüketim için sözüm ona daha fazla çağdaşlık ihtiyacı için doğanın en güzel kaynaklarını günbegün yok eden de yine kendisi değil mi? Keyfi için yürümekten sakınıp doğaya zarar veren ne kadar şey varsa onun konforundan ayrılamayıp ve buna medeniyet etiketi yapıştırıp bir yandan da o konfor aracının camından doğanın kendi içinde yok edebilmesi mümkün olmayan plastik, atık vs ne kadar zarar vereni varsa fırlatan da basbayağı kendisidir .
Nereye gider ki böyle yıka döke etrafındakileri ? Kendi cinsine yaşam alanı sağlamakta bunca yeteneksiz ve bilinçsizken doğadaki başka canlının yaşam hakkını nasıl idrak edebili rki.. Daha fazla giyimin daha fazla eşyanın daha fazla gıdanın götürdüğü yer neresi olacak bizleri , bir bilen var mı?.. Eşyaya gıdaya böyle hoyratça davranan biz insanoğlu nerede dur der kendine.. Ya da çaresizlik mi olacak onu durduracak olan?
Acımaz ,vicdanını kaybetmiştir..
Saygı duymaz, artık hisleri geçerliliğini yitirmiştir..
Görmez, önünden geçer çıkmanı beklemez bir alandan .. Yokmuşsun gibi üzerine yürür bir görme özürlünün bile ömrü boyunca yapmamış şekliyle..
Duymaz, biri ağlar yanı başında iç çeker çaresizlikten.. O kendi müziğinde kendi derdinde ,yeni oluşmaya imkan dahi tanımadığı hislerindedir kör doğsun ister onlar ki ; bilmek zorunda kalmasın.. Mazallah sorumluluk hissetmesin..
Nerde içgüdüsel olarak bir aslanın bir ceylanı yakalayışındaki ulvi amaç? Nerededir ki; Karnı tokken kocaman bir ekmek kırıntısı yığınından karnı doyunca uzaklaşan yedek götürmeyi bilemeyen kuş aklı.. Kuş beyinli sözü; enayilikle bu kadar özdeşleşmişken.. Açgözlülük kavramlarının bu denli insanoğlunu betimlemeye yardımcıyken?
Keşke bir kuş ya da bir aslan kadar sahiden bu dünyada yapmamız gereken sorumlulukları yerine getirebilseydik sadece .. Doğaya bu denli zarar vermeden ,vicdansızlığımızla içimizdeki tüm merhamet duygularını açgözlülüğümüz yüzünden öldürmemişken..
Şu dünyanın başına gelen en zararlı canlı İNSANOĞLU değil de nedir?