


Fırat Çapkın
Eğitmen I Yazar I Konuşmacı
Değerli Mall&Motto Dergisi Okuyucuları!
Hemen hemen herkes için acı-tatlı bir çok olaylara şahit olduğumuz 2022 yılı son günlerine yaklaşırken, piyasalardaki belirsizlik ve gizem devam ederken ve hatta sağlık ile ilgili ısrarla gündeme getirilmeye çalışılan yeni virüs senaryoları bir çok insanı korku içinde bırakırken gelin sizlerle 2023 yılına doğru güzel bir yolculuğa çıkalım :
“Umut” Fars dilinde ümit etmekten, eski Türkçe’de dilemek, ummak yani um fiilinden türetilmiş bir kelimedir. Peki bir insanın yaşama bağlanması için “umutları” ne kadar önem taşır? Umutlar olmazsa neler olur? Kendi adınıza lütfen bir düşünün. Hatta düşündüklerinizi iki satır yazıp bana da gönderin.
Diğer yandan yine bir düşünün ki “hiç umut yok!” Bu cümleyi en sık ne zaman duyarsınız? Ve duyduktan sonra neler olur? Neyse belki de bunu düşünmesek daha iyi olur.
Aslında bu yazdıklarımla yapmak istediğim şu :
Fırat Çapkın olarak 2023 yılı veya gelişmekte olan birçok olay/durum için felaket haberciliği yapabilirim. Hatta yandık, bittik, kül olduk, her şey bitecek, dijital tufan bir yandan her şeyi mahvedecek… gibi devam edebilirim. Ruhen ve zihnen iyice çökertecek şeylerden bahsedebilirim. Peki bu olumsuz düşünceler kime/neye fayda sağlar? Hiç kimseye hiçbir fayda sağlamaz!
Ya da yukarıda yazdığımın tam tersi olarak her şey çok iyi olacak, piyasa düzecek, bütün dünya insanları barış ve mutluluk içinde yaşamına devam edecek. Dileyin evrenden o size istediklerinizi verecek… gibi sözlerle adete sizlerin bulutlar üzerinde uçmasını sağlayabilirim. Aynı şekilde bu tarz söylemler kime/neye fayda sağlar? Hiç kimseye hiçbir fayda sağlamaz!
Her iki düşünce ve yaklaşıma saygım olmakla beraber ikisinin arasındaki bir denge olduğuna inanıp, bu “ideal denge” yi yakalamaktan yana olanlardanım.
B/S/H/ Grup markalarından Bosch’nin eğitimlerinin verirken yöneticilerinden Sevgili Dora Günel ile “Ying-Yang” kavramını konuşmuştuk. Bana çok kısa bir şekilde “zıtların birlikteliği” diye tanımlamıştı. Yani hayatta karşılaştığımıza olaylar hep ikilemle gelir. Mesela çok güzel ve son model bir arabanız var, ancak bu arabayla restorana gittiğinizde valeye verdiğiniz bahşişin diğerlerine göre biraz daha yüksek olması beklenir. Veya müthiş güzel bir sitede ve geniş bir dairede oturuyorsunuz. Ancak böyle bir sitenin de aidat ödemeleri diğerlerine göre yüksek olur.
Veya bir yere tatile gitmek için plan yaptınız. Ancak uçağı kaçırdınız. Hatta ne kadar şanssızım diye mırıldanırken tam 1 saat sonra sel haberi geldi. Ya da işten çıkartıldınız ve tamda büyük üzüntü içindeyken 2 gün sonra hiç olmadık bir yerden daha iyi şartlarda yeni bir iş teklifi aldınız. Yani demek istiyorum ki hayat hiç beklenmedik sürprizlerle dolu.
Aslında neyin, ne zaman olacağı konusu pek de net değil. Belki de bizleri dinamik tutan olgulardan biri bu : Belirsizlik ve belirsizlik karşısındaki umut!
Özellikle lise yıllarımda akşamları yatmadan önce annemle kısa bir sohbet ederdik. Bazen moralim bozuk olurdu. Kendime göre çok ciddi olduğunu düşündüğüm problemlerim olurdu. Bunları annemle konuştuğumda her defasında beni dikkatle dinlediğini çok iyi hatırlıyorum. Beni dinlerken anlattıklarımı hafife almazdı. Ve yine unutmadığım bir şekilde hep şunu söylerdi : “Oğlum! Yarın yeni bir gün. Umutlarla dolu bir gün. Her şey olacağına varır. Sen umudunu yitirme, moralini yüksek tut. Gerisi zaten gelir.” diyerek elimi tutar ve sonrasında giderdi.
Her defasında ben buna inandım. Kendi kendime söylenip durdum. Hep acaba öyle mi? Acaba böyle mi? diye düşünüp, sorgulayıp durdum. Sonunda gördüm ki umutlarım beni yaşama bağlayan şeylerimden yalnızca biri. Baktım ki bana bir zararı yok umutların peşinden koşmaya devam…
Geçmiş yıllarda yaşamış bir filozof olan Plotinus’un insanı tarif etmek üzere şu cümlesini bir kaynaktan buldum, der ki;
“İnsan, tanrılarla hayvanlar arasındaki yolda kararsız dengede duran canlıdır.”
Bana göre Plotinus her an tanrı gibi her an hayvan gibi hareket etme ihtimalimiz var diyor. Peki sizler O’nun bu cümlesi karşısında ne düşünüyorsunuz?
Madem ki bu kadar belirsizlik var ve biz bu durumda yön bulmaya çalışıyorsak işte size önerilerim ;
1.2023 yılını karalamak yerine, yılı planlayın. Ancak kriz planı yapmayı da unutmayın.
2.Yaşamın merkezine kendinizi alın. Birileri için tabi ki bir şeyler yapın ancak önceliği kendinize verin.
3.Mutlaka kendinizi geliştirecek bir eğitim, kitap, kurs v.b. bir çalışmaya katılın. Özellikle el becerilerinizi de geliştirecek bir şeyler yapmanızı kesinlikle tavsiye ederim. (Ben artık duvar tasarımı, deri hobi çalışmaları yapıyorum 2 yıldır…)
4.Sizin zamanınızı çalan zaman hırsızlarını belirleyin ve bu hırsızlardan acilen kurtulun. (Mesela sosyal medya, küçücük ekranda saatlerce vakit harcamak gibi…)
5.Sürekli söylem değil, gerçekten enerjinizi ve zihninizi toplayıp eyleme geçin.
Bu yazdıklarımı lütfen gözden geçirin ve eyleme geçin. Yani yönünüzü belirleyin. Göreceksiniz ki çevrenizdeki insanlar mızırdanmaya devam ederken siz çoktan kendiniz için yaşamaya başlamış olacaksınız.
Hepinizin yeni yılını kutlar, sağlıklı ve bol kazançlı bir 2023 yılı ile baş başa kalmanızı dilerim.